Gelecek Partisi Genel Lideri Ahmet Davutoğlu Altılı Masa’daki önderlerin cumhurbaşkanı olacağını ve partilere aldıkları oy oranına nazaran bakanlık verileceğini açıkladı.
Altılı Masa’nın üyelerinden Gelecek Partisi Genel Lideri Ahmet Davutoğlu geçtiğimiz hafta katıldığı bir televizyon programında ‘Cumhurbaşkanı içeriden yahut dışarıdan olsun, genel liderler her stratejik kararda imza yetkisine sahip olacak’ demiş, bu çıkış tartışma yaratmıştı.
Davutoğlu bugün Habertürk kanalında Mehmet Akif Ersoy’un konuğu oldu. Davutoğlu Altılı Masa’nın seçimi kazanması durumunda parlementer sisteme geçiş sürecinde ülkenin nasıl yönetileceğine ait şunları aktardı:
‘Biz toplucak 360’ı çıkarmak için en optimum seçim algoritmasını kuracağız. Artık bu ne demektir? Bütün gücümüzle Meclis’te 360’ın üzerine çıkmak için algoritmalar geliştireceğiz. Kaç milletvekili varsa o kadar bakanlık alacak. Diyelim ki A partisi büyük çoğunluğa sahip yedi-seki bakanlığı olacak. Altılı masada olanların hepsi cumhurbaşkanı yardımcısı ve en az bir bakanlık alacak.
Asla vesayet altında çalışacak bir Cumhurbaşkanını işbaşına getirmeyiz. Güçlü cumhurbaşkanı olacak; ancak şimdiki Cumhurbaşkanı anlayışıyla tek başına karar veremez. Biz yaklaşık birkaç toplantıda şu temel meseleyle ilgilendik; sanki genel liderler cumhurbaşkanı yardımcısı olsun mu diye uzun istişareler yaptık. Genel liderler Cumhurbaşkanı yardımcısı olacaklar.
“Cumhurbaşkanı kendi karar alırsa kriz çıkar, tekrar seçime gidilir”
Ersoy’un ‘Seçilen cumhurbaşkanı dedi ki, ‘Ben kabul etmiyorum. Aldığınız oylar da düşüktü. Ben bu kararı veriyorum’ tabirleri üzerine ortaya giren Davutoğlu, ‘Dediği anda bir kriz çıkar, çok açık söyleyeyim ve o cumhurbaşkanı Meclis dayanağını kaybeder. Ülke tekrar seçime gitmek zorunda kalır’ ifadelerini kullandı.
“O kitlelerin bizim etkimizi görmesi lazım”
Davutoğlu açıklamlarının devamında şunları lisana getirdi:
‘Altılı masadan her birimiz aday olsun, rastgele birisinin yüzde 50’yi yakalaması mümkün mü? Sayın Akşener’i de kendi partisi görmek ister. Sayın Babacan’ı, sayın Uysal’ı, sayın Karamollaoğlu da o denli. Biz masayı kurarken doğal adaylıklarımızdan feragat ederek masaya geldik.
Bizim ortamızda bir mutabakat metni bu. Ben başbakanlık yaptım. Evvelden bakanlar şurasında karar çıkması için bütün bakanların imza atması gerekiyordu. Bu başbakan üzerinde de vesayet manasına mı geliyor? Türkiye’de 4 partili hükümet de kuruldu. Her hususta başbakanı istişareye zorlayan bir şey. Aramızdaki mutabakat bu diyeceğiz, alışılmış ki Cumhurbaşkanının imzasıyla çıkacak.
Biz Cumhurbaşkanı yardımcısıyız, elimizin taşın altına koymuşuz. Hepimiz bu sıkıntının içindeyiz. Bu sözlerimin iki ana amacı var. Birincisi seçimi kazanmak. Biz şayet çıkıp kitlelerin önüne bizim cumhurbaşkanı adayımız bu şahıstır deyip oy isteyeceksek, o kitlelerin bizim etkimizi görmesi lazım. Kendilerini temsil ettiğini düşünen toplumsal bölümlerin orada yetki sahibi olarak görmeleri seçim kazandırır.’